Arıtılmış sulardaki gizli tehlikeler!
Tüm dünyada ve Türkiye’de temiz içme suyuna ulaşmanın hızlı ve ucuz yolu olarak pek çok kişinin başvurduğu bir yöntem su arıtma cihazlarıdır. Sürekli ve düzenli şekilde arıtılmış su içmenin sağlık için yarattığı çok fazla risk var. Arıtılmış sular, mineral içermiyor hatta tamamen yapay hale gelmiş oluyorlar. Arıtılmış su sağlıklı mı, en sağlıklı su hangisi, detaylar yazımızda…
Temiz ve kusursuz bir su elde etme amacıyla kullanılan su arıtma cihazları sağlığımız için sakıncalı olabilirler. Bu cihazların musluktan cihaza gelen suyu kendi özel filtre sisteminden geçirerek temizlediği iddia ediliyor. Cihazların en fazla kullanılan modelleri ise tezgah altı, musluğun uç kısmına takılan aparat ve son dönemlerde popüler olan sürahi formunda olanları. Suyu temizlemekten ziyade sağlık için yararlı olan tüm mineral ve bileşenleri de yok ediyor, arıtılmış olan su mineralsiz yapay bir su haline gelmiş oluyor.
Su tüketimi doğrudan gelir düzeyiyle bağlantılıdır. O yüzden tüm gelişmiş toplumlarda her insanın kolaylıkla ulaşabileceği şehir şebeke suyunun mutlaka temiz, güvenilir ve sağlıklı olması gerekir. Tüm dünyada bu böyledir. Türkiye’de de şehir şebeke suyunu insanlara sağlamak belediyenin görevidir. Oysa şişelenmiş içme suyu tüketimleri ise insanların gelir düzeylerine, alışkanlıklarına ve tercihlerine bağlıdır.
Arıtılmış su ile damacana doğal kaynak suyunu sağlık açısından kıyasladığımızda arıtılmış suyun ambalajlı doğal mineralli ve kaynak sudan daha sağlıklı, güvenli olduğunu iddia etmek mümkün değildir. Arıtma cihazlarındaki tüm arıtma yöntem ve teknikleri sudaki zararlı kimyasal ve mikrobiyolojik bileşenleri arıtırken, sağlık için yararlı ve gerekli olan tüm mineral ve bileşenleri de arıtıp, yok ediyor. Sonuçta elde edilen saf su niteliğinde neredeyse sıfır mineral içeren bir yapay su oluyor.
Ayrıca ev tipi bireysel arıtma cihazlarında kullanılan ve su ile temas eden filtre, süzgeç, arıtım haznesi, pompa gibi aksamlar zamanında ve uygun şekilde bakıma alınmaz ve uygun zamanda değiştirilmezse arıtılan suyun kimyasal ve mikrobiyolojik kirlenmesine sebep olarak sağlık riski oluşturabilirler. Bu cihazlardan elde edilen suların denetimine ilişkin herhangi bir denetim mekanizması da bulunmuyor. Oysa ambalajlanıp tüketime sunulan doğal kaynak suları yasal düzenlemeler gereğince hem kendi içlerinde hem de Sağlık Bakanlığı’nca sürekli bir denetime tabidirler.
Farklı yöntemlerle arıtılarak kullanılan suların tüketilmesinin düşünüldüğü gibi güvenli ve sağlıklı olmadığıyla ilgili kanıtlar artıyor. Özellikle mineral eksikliğine bağlı bazı sağlık sorunları bu tür arıtılmış suları uzun süre tüketenlerde ortaya çıkıyor. Arıtma cihazları sudaki zararlı kimyasal ve mikrobiyolojik içerikleri filtrelerken, sağlıklı vücut işlevleri için gerekli olan suda çözünmüş bulunan belli başlı mineralleri de sudan uzaklaştırıyor. Bu şekilde aslında saf su elde edilmiş oluyor.
Saf su soğutma sistemlerinde, ilaç üretimlerinde, araçların akülerinde, ütülerde ve birçok alanda yaygın olarak kullanılır ancak içme suyu olarak uygun değillerdir. Doğada hiçbir canlı saf su tüketmez. Saf suyun içme suyu olarak tüketimi, insanlar için de sağlıksız bir seçenektir. İçme suyu olarak doğal ve dengeli mineral içeriği olan, doğada korunmuş doğal kaynaklardan elde edilen sular tercih edilmelidir.
Vücudun birçok temel fizyolojik işlevi için gerekli olan kalsiyum, magnezyum, sodyum, klorür, bikarbonat ve sülfat gibi önemli bileşen ve minerallerin günlük beslenmede yeterli düzeylerde alınmasında gün boyu tüketilen doğal mineralli ve kaynak sularının yararlı olduğu artık bilimsel bir gerçektir. Oysa mineralsiz arıtılmış suların içilmesinin orta ve uzun vadede sağlık problemleri yaratabildiğini gösteren bilimsel çalışmalar vardır. Vücudun elektrolit, sıvı, mineral ve pH dengesinde oluşan bozulmalar ise fizyolojik süreçleri olumsuz etkiliyor. Bu konuda yapılan çalışmalar arıtılmış su tüketiminin kalp, damar ve kemik sağlığı problemleri, hipertansiyon, okul çağındaki çocuklarda büyüme geriliği, diş çürükleri ve yetişkin nüfusta bazı kanser türlerine neden olabileceğini ortaya koyuyor.
Ambalajlı suların uluslararası standartları vardır ve bu standartlar ülkemizde de geçerlidir. Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmeliklerde bunlar belirlenmiş durumdadır. En ideali, suyun cam ambalajda, cam şişede saklanmasıdır ancak diğer polikarbon ile pet ambalajlar, kullanım ve taşıma kolaylığı sağlarlar. Açılan pet şişe ise o gün içinde kesinlikle bitirilmeli ve atılmalıdır. Ayrıca güneşte bırakılmamalı, tekrar kullanılmamalıdır.